2 Mayıs 2015 Cumartesi
Çanakkale Yeni Yaşam Bildirgesi Açıklandı
HDP Çanakkale Milletvekili adayları Çanakkale Yeni Yaşam Bildirgesini açıkladılar.
Kent Politikaları • Doğayla Barışık Bir Çanakkale • Toprak Berekettir • Çanakkale'de Emek Sahipsiz Değil • Tarım, Turizm ve Üniversite Kenti • Çanakkale'de Kadının Sesini Güçlendirmek İçin • Çanakkale'de Bir Arada Yaşama Kültürünün Gelişmesi İçin başlıklarının yer aldığı bildirge; kentte bir çok çevre ve aktivistin katılımı ile oluşturuldu.
Bu çalışmayla HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın açıkladığı "Büyük İnsanlık Çağrısı" başlıklı seçim bidirgesi dışında Çanakkale özeline yoğunlaşmış bir bildirge çıktı ortaya.
30 Nisan 2015 Perşembe
Şehrin "Şişmesi" Değil, Gelişmesi İçin...
Çanakkale’miz küçük ama güzel bir şehirdir. Boğazımız, ormanımız, tarihi, kültürel ve bizi biz yapan insani değerlerimizle ne kadar övünsek azdır.
Ama günden güne rant, çarpık sanayileşme ve hatalı politikalarla bu güzel şehrin rengi soluyor. Çanakkale'de kıyılarımız, sahillerimiz rant için betonlaşıyor, kirletililiyor. Şehir şehirliden uzaklaşıyor.
Türkiye’deki bütün şehirler gibi Çanakkale’nin de sorunu neredeyse bütün önemli kararların Ankara’dan ve tek merkezden tepeden inme olarak alınması. Üstelik bu kararlar alınırken gözettikleri sadece bir avuç yeni zenginin çıkarı.
Bize kendi fikrimiz ya hiç sorulmuyor ya da her şey olup bittikten sonra soruluyor. Bu yüzden ihtiyacımız olan yatırımlar es geçilirken hiç ihtiyacımız olmayan enerji santralleri, kirli sanayi tesisleri, madenler şehrimize ve insanımıza dayatılıyor.
Hükümet üretim yerine inşaata dayalı büyümeyi esas alıyor. Bu politika büyük rantlar yaratıyor elbette. Hükümet de bu rantları etraflarındaki insanlara aktararak yeni zenginler yaratıyor. Ama yeni yollar, yeni köprüler, yeni gökdelenler ve hatta yeni yeni şehirler yaratmanın da bir sonu ve yarattığı tonlarca sorun var.
Örneğin Çanakkale Valisi’nin de itiraf ettiği gibi, Çanakkale'de milyarlarca liraya mal olacak köprü ve otoyol projesinin yaratacağı imar rantı, inanılmaz bir nüfus baskısı ve doğa katliamı gibi sonuçlar doğuracak. Sonuçta ortaya çıkan ise mutlu bir şehir olmayacak kesinlikle.
HDP diyor ki:
• Çanakkale’nin daha fazla bina anlamında “şişmesine” değil; insani gelişmeye, yaşam kalitesinin artmasına önem vereceğiz. Kıyılarımızı ve yeşil alanlarımızı tahrip eden plansız aşırı yapılaşmaya son vereceğiz.
• Çanakkale'de milyarlarca liraya mal olacak 1/100.000’lik plan, köprü ve otoyol projesinin yaratacağı imar rantı, nüfus baskısı ve doğa katliamına karşı mücadele edeceğiz.
• Doğası yok edilmiş ve sahilleri halka kapatılmış bir turizm politikasının halkın çıkarlarına aykırı olduğu gerçeğiyle, Başta Bozcaada ve İmroz olmak üzere Çanakkale’de kıyıları inşaat ve turizm sektörüne yağmalatmayacağız.
• Çanakkale ile ilgili kararları sermayedarların istekleri doğrultusunda ve Ankara’dan - tepeden değil, Çanakkale’de yaşayan herkesin katılımıyla alacağız. Yerel demokrasiyi güçlendireceğiz. Köprü, 1/100.000 plan gibi Çanakkaleliler’in değil, sermayenin ihtiyaçları için hazırlanmış planlara izin vermeyeceğiz. Halkın katılımı ve onayı olmayan hiç bir projeyi kabul etmeyeceğiz.
• Bu şehir bizim. Güzelliğinden ve zenginliğinden önce Çanakkaleliler yararlanacak. Kıyılarımızı halkın kullanımına açık hale getirileceğiz. Kıyılarımızda yeni yapılaşmaya izin vermeyeceğiz.
• Sağlıktan önemli bir şey yok. Çanakkale’ye yapılacak yatırımlarda önce halkın ve çevrenin sağlığını düşüneceğiz. Çanakkale’nin havası, suyu ve toprağı kirlenmiş bir şehir olmasına engel olacağız. Sağlık hizmetlerinin ulaşılabilir, yeterli ve daha nitelikli hale getirilmesi sağlayacağız.
• Kültür ve sanat insanın özgürleşerek kendini geliştirebileceği, ruhunu besleyebileceği yegane alanlardır. Ama Çanakkale kültür-sanat yatırımının çok az olduğu bir şehir. HDP olarak gençlerin, kadınların, engellilerin, çocukların ve yaşlıların sosyal yaşama ücretsiz ya da ucuza katılabilmesini önemsiyoruz. Herkese açık, ulaşılabilir ve sadece tüketime değil üretime de dayanan nitelikli kültür-sanat-spor merkezleri açılmasını sağlayacağız.
• Çanakkale’ye daha fazla kent meydanı, daha fazla park ve mesire alanı yapılmasını sağlayacağız. Her mahallede toplumsal hayatı geliştirecek sosyal tesisler yapacağız. Mimari, kültürel ve sanatlar yapıları aslına uygun restore ederek tarihsel mirasımızı yaşatacağız, bu anlamda tabyaların, kilise, havra gibi ibadet yerlerinin, ören yerlerinin, antik kentlerin zarar görmesini engelleyeceğiz.
• Eğer bu şehir hükümetin planladığı gibi “şişerse”, trafik sorunu geri dönülmez şekilde içinden çıkılmaz hale gelecek. HDP olarak araçları değil, insanı merkeze alan bir ulaştırma politikası geliştireceğiz. Toplu taşımayı esas alacağız. Bisiklet kullanımı için çok uygun olan şehrimizde bisiklet kullanımını teşvik edeceğiz. Daha fazla yaya yolu oluşturacağız.
• Özellikle Roman vatandaşların yoğun olarak yaşadığı mahallelerde yerinde iyileştirme yapacağız. Fevzipaşa ve Atatürk Mahalleleri başta olmak üzere tüm Çanakkale genelindeki Romanların kendi yaşam alanlarında, yerinde dönüşümü rant için değil, insan için yapacağız.
• AKP iktidarı Türkiye'yi üreten bir toplumdan tüketen bir toplum olmaya doğru hızla götürüyor. Tekitem toplumunun mabedleri diyebileceğimiz AVM'ler hem insani ve kültürel sorunlar yaratıyor, hem de toplumsal yapımızın önemli paydaşlarından küçük esnafımızı mağdur ediyor. HDP Çanakllae esnafını AVM baskısına terketmeyecektir.
• Deprem kuşağı üzerinde yer alan Çanakkale'de kentin doğal afetlere hazırlıklı olması için tüm kurum, kuruluşların gereken önlemleri almasını sağlayacağız.
Doğayla Barışık Bir Çanakkale İçin
Bu dünya bütün insanlığın ortak evi. Ama maalesef onu çok kötü kullandık. Sanayileşme başladığından beri daha fazla kirletiyoruz, tahrip ediyoruz ve öldürüyoruz doğayı.
Tabiat alınıp satılabilir bir mal olamaz. Doğanın ne sahibi ne de efendisiyiz. Kâr hırsı için ormanları, denizleri, doğada yaşayan hayvanları giderek daha çok yok ediyoruz. Ama bu dünyada değir canlıların da, ormanın, kurdun kuşun, çiçeğin böceğin de hakkı var. Onun bir dengesi, bir düzeni var. Bu düzeni bozmaya da hakkımız yok. Biz bu düzeni koruyacağız.
Soluduğumuz havayı bile nefes alınamaz hale getirenlerle; nükleer, termik ve hidroelektrik santrallerle, “çılgın” projelerle ormanları, dereleri, denizleri, canlı yaşamını yok ederek, GDO’lu ve zehirli gıdalarla, tarım topraklarının yanlış kullanarak doğaya ve insana kötülük yapan bu sistemi değiştireceğiz.
Enerji elbette bir ihtiyaç. Ama tabiatı korkunç şekilde kirleten ve yakın zamanda bitecek olan petrol, kömür gibi yakıtlarla değil de hiç bitmeyecek olan güneş, rüzgar ve akıntı enerjisi gibi temiz enerjilere yönelmek zorundayız. Yoksa dünyamızın iklimi değişecek ve belki de yaşam sona erecek.
HDP Diyor ki:
• Çanakkale’de köprü, otoyol, kirli sanayi, altın madenciliği, kentsel dönüşüm gibi gerekçelerle yapılacak çalışmalarda doğanın nasıl etkileneceğini öncelikle değerlendirecek ve doğayı tahrip eden müdahalelere kesinlikle izin vermeyeceğiz.
• Çanakkale Türkiye’nin rüzgar açısından 2. önemli şehri. Şükür ki, rüzgarımız bol. Var olan rüzgar santrallerinin yanında Gökçeada, Gelibolu, Biga, Çan öncelikli olmak üzere diğer ilçelerin de rüzgar haritasını çıkartarak, (kuşların göç yollarına ve tarıma zarar vermeyecek şekilde) her ilçede Rüzgar Enerji Santralleri kuracağız. Büyük site ve toplu konut alanlarına konacak Rüzgar Gülleri aracılığıyla o konutların elektrik ihtiyacını ücretsiz karşılanmasını sağlayacağız.
• Altıncı şirketlere karşı doğayı ve toprağımızı ve suyumuzu savunacağız. Kazdağları’nın yağmalanmasına izin vermeyeceğiz. Modern geçimlik tarımı, tarıma dayalı temiz sanayileşmeyi destekleyerek, köylümüzü altıncı şirketlerin acımasız ellerine teslim etmeyeceğiz.
• Enerji için yüzümüzü güneşe döneceğiz. Güneş enerjisi potansiyelimizi, belediyelerin bizzat kendi yatırımları ve kentlileri teşvik destekleriyle kullanacağız. Toplu konutların ve müstakil binaların çatısına koyacağımız Güneş Panelleri ve su ısıtıcıları ile bireysel elektrik ve ısınma ihtiyacını, semt pazarlarımızın çatılarına döşeyeceğimiz Güneş Panelleriyle de kamusal elektrik ihtiyacımızın önemli bir kısmını karşılayacağız. Kamu binalarını bu konularda zorunlu dönüşüme tabi tutarak örnek olmalarını sağlayacağız.
• Çan ve Yenice başta olmak üzere ilçelerimizdeki jeotermal enerji potansiyelimizi kullanmak için gerekli yatırımları GMKA, Valilik ve Belediyelerimiz üzerinden yapacağız.
• Doğayı ve yaşamı koruyabilmek için enerji tasarrufu çok önemli. Çocuklarımızdan başlayarak, tasarruflu bir yaşamın akılcı ve erdemli bir yaşam olduğu bilincini geliştireceğiz.
• Su, atıksu ve katı atık gibi toplum ve çevreyi ilgilendiren hizmetlerin özelleştirilmesini kaldıracağız. Atıkların en aza indirilebilmesi ve geri dönüştürülmesi için uygulamalar başlatacağız.
Tarım Hayattır, Berekettir.
Toprak hayattır. Toprak, bütün insanlığın rızkının gerçek kaynağıdır. Bizi doyurur, giydirir. Onun üzerinde otlayan hayvandan alırız çocuğumuza verdiğimiz sütü. Toprak yoksa, hayat yoktur, medeniyet yoktur, bereket yoktur.
Ama bugün toprağımız ölüyor, zehirleniyor. Çanakkale’mizde de tamamen yanlış politikalar sonucu, toprak ve topraktan geçinen köylü kaderine terkedildi. Bazen yapılaşmaya; bazen de sanayi, maden ya da enerji tesislerine açarak, büyük araziler sermaye sahiplerince kapatılarak insanımızın toprakla bağı kopartılıyor.
Bu yüzden Türkiye’nin şeftalisini, domatesini, zeytinini, kirazını, peynirini üreten Çanakkale köylüsü için tarım bir geçinme imkanı olmaktan çıkıyor. Tarım insanlığı doyurması gerekirken köylüyü fakirleştiriyor. Köylümüz de haklı olarak nisbeten daha iyi yaşayabileceğini düşündüğü alanlara yöneliyor. Toprağını, hayvanını satıp savıyor.
Bu gidiş iyi gidiş değil. Hem köylümüzü yoksullaştırıyor, hem geleceğimizi tehlikeye atıyor. Üstelik obezitenin de GDO’nun da lezzetsiz ürünün de sebebi bu kötü gidiş. Bizim yeniden köylerimizi canlı birer yaşam ve üretim merkezi yapmamız gerekiyor. Çiftçimiz geçimlik tarım yaparak, doğduğu yerde doymalı. Toprak hayatımızdaki bereket kaynağı yerini yeniden almalı.
HDP Diyor ki:
• Kumkale domatesi, Yenice kapya biberi, Bayramiç beyazı, Bayramiç elması, Lapseki şeftalisi, Umurbey kirazı, Bozcaada çavuş üzümü, Küçükkuyu zeytini zeytinyağı, Ezine peyniri, Çan sütü, Biga köftesi, Gelibolu sardalyesi, peynir helvası gibi değerlerimizi koruyacak, özel teşvikler verecek, et ve süt ürünleri ithal etmeyerek, Türkiye ve Dünyaya tanıtımı için gerekli politikaları üreticilerle birlikte geliştireceğiz.
• Köylünün ve tarımın bugüne kadar ihmal edilmesinin nedeni bilmemezlikten değil, bugüne kadarki hükümetlerin küçük üreticiyi değil, büyük sermayedarları tercih etmesidir. Ama hem köylünün hem dünyanın geleceği geçimlik tarımda. Onun için HDP iktidarında kredi, teşvik ve desteklerde öncelik geçimlik tarımda olacak. Büyük yatırımcılarda değil.
• Kooperatifler hükümetten bağımsız ve demokratik olacak. Emekçi sendikasız olmaz. Köylülerin kuracağı sendika ve küçük üretici birliklerini destekleyeceğiz.
• Yerel tohum kullanımını sağlayacağız. GDO’lu ürünü hayatımızdan çıkaracağız. Organik tarımı, semt pazarlarını destekleyeceğiz. Köylüye ürününü dolaysız satabilmeleri için ücretsiz tezgahlar vereceğiz.
• Köylünün maliyetleri gübre, su, elektrik ve mazot. Su ve elektriği ücretsiz vereceğiz, borçlarını sileceğiz. Gübre ve mazottan vergi almayacağız.
• Sanayileşmede öncelik giderek artan ve hayatımızı zehirleyen kirli sanayi yatırımlarında değil, tarıma dayalı sanayi tesislerinde olacak.
• Yırca’da yaşananları hepimiz biliyoruz. Enerji tesisleri için tarımın ölmesine gözyumuluyor. Enerji bölümümüzde okuyacağınız gibi enerji üretiminin tek yolu bu kirli tesisler değil. Biga yarımadasını işgal etmeye hazırlanan 11 yeni termik santral Biga tarımını öldürür. Bunun yerine yeni enerji seçeneklerini gündeme alacağız.
• Tüketici bilinçli olarak ürün tercih ederse bundan köylümüz de fayda sağlar.
Tüketiciyi bilinçlendireceğiz.
• Kısacası hem köylünün hem tüm toplumun hem de torunlarımızın çıkarı için köylüyü ve geçimlik tarımı destekleyeceğiz. Köyleri canlı yaşam ve üretim merkezi haline getireceğiz.
Çanakkale'de Emek Sahipsiz Değil!
Yaşamak için sahip olduğumuz her şey, her mal, her hizmet sonuçta bir emek değil mi? Hayatı emekçiler kurmuyor mu? Emekçiye çok şey borçluyuz ama emekçi hak ettiği gibi yaşayabiliyor mu?
Maalesef emekçi ne hakkını alabiliyor, ne hakkını arayabiliyor. Asgari ücretin hali ortada. Çoğu zaman sigortasız çalıştırılıyor emekçiler. Bir de haklarını aradılar mı, sendika filan kurmaya kalktılar mı, kapının önüne konuyorlar hemen.
Çanakkale’de de emekçilerin hali ortada. Çalıştıkları bir çok fabrika kapandı. Kayıtdışı çalıştırma çok fazla. Taşeron sistemi yaygın. İşsizlik artıyor. Yeni ağır sanayi tesislerinde gerçekleşen iş cinayetleri vahim boyutlarda. Kentte yaşayan binlerce üniversite öğrencisi çok ucuza ve sigortasız çalıştırılıyor. Sendikalar hızla eriyor. İnsanlar gelecekleri hakkında büyük kaygı içinde.
Büyük kirli sanayi tesislerini Çanakkale’ye kaydıran sermaye grupları, bunun için ucuza kapattıkları tarım arazilerinin üstünde yaşayan ve topraktan, hayvancılıktan ümidini kesmiş yoksul köylüleri açlık ücretleriyle çalıştırıyorlar. Köylü ailelerden önce bir kişi yetmeyince giderek bütün aile bu fabrikalarda ucuz iş gücüne katılıyorlar. Tabii ki sendikasız…
HDP Diyor ki:
• Taşeronluk sistemini kademeli olarak ortadan kaldıracağız. İlk etapta kamuda taşeron çalışanlar kadrolu çalışan haline getirilecek.
• Madenlerde cinayetleri Biz’ler durduracağız. Madenlerde güvenli üretim koşulları sağlanana kadar üretim durdurulacak, ücretlerin işveren tarafından ödenmesi garanti altına alınacak. Özelleştirme, taşeronlaştırma ve rödovans uygulamasına derhal son verilecek.
• Güvenceli iş ve güvenli çalışma ile iş cinayetlerini bitireceğiz. İşçi sağlığı ve iş güvenliği hakkı anayasal bir hak olarak tanınacak. Şu anda süren cezasızlık politikasına son verilecek. İş cinayetlerine sebebiyet veren sorumluların cinayetten yargılanmaları sağlanacak.
• Kamu emekçilerine grevli toplu sözleşme hakkı verilecek; hak kayıpları telafi edilecek. Kamu hizmetlerinin tamamında kadrolu ve güvenceli istihdam politikaları uygulanacak. Kamu emekçilerinin siyasal örgütlenme özgürlüğünün önü açılacak.
Çanakkale'de Kadının Sesini Güçlendirmek İçin...
• Çanakkale’de dört milletvekili adayımızın üçü kadın. Eşitliği her alanda hayata geçirene kadar kadınların öncülüğünü esas alıyoruz.
• Biz’ler kadına yönelik her türlü şiddetin en ağır şekilde cezalandırılmasını sağlayacağız.
• Ev içi emeği sosyal güvenlik içine alacak, sosyal destek paketlerini adalet ve eşitlik ilkesine göre düzenleyeceğiz.
• Tüm mahallelerde 7/24 ücretsiz hizmet verecek kreşler açacağız. Yaşlı bakım kurumları, engelli iyileştirme merkezlerini hayata geçireceğiz.
Çanakkale Tarım, Turizm ve Üniversite Şehri Olacak
• Çanakkale modern tarım, halka yayılmış turizm ve bir üniversite şehri olarak gelişmelidir.
Turizm, hem ülkemiz hem de Çanakkale için en önemli ekonomik ve sosyal değerlerden birisi. Çok büyük sermaye yatırımları gerektirmemesi, temiz ve doğayla uyumlu olması, getirisinin yaratıcı emeğe dayanması gibi nedenlerle Çanakkale’de insani gelişme perspektifimizle çok uyumlu bir sektör durumunda. Bu nedenle Çanakkale’nin bir “turizm şehri” olarak büyümesini önemsiyoruz.
Ne var ki şehrimizdeki mevcut turizm yatınımları sadece “Şehitlik” ve yaz tatili odaklıdır. Bu da ister istemez sezonu kısa tutmakta, turizmden beklenen fayda sağlanamamaktadır. Mevcut turist kitlesi Çanakkale’yi bir destinasyon olarak değil, bir geçiş yeri olarak görmektedir. Bu durum turizm yatırımlarının, yatak sayısının azlığına yol açmakta, çalışanlar açısından sektörün geçici bir iş alanı olarak görünmesine yol açmaktadır. Sektörde nitelikli ve eğitimli çalışan oluşamamaktadır.
Diğer Yandan Çanakkale’de bir üniversite olmasına rağmen, üniversitemiz akademik başarılarından çok, politik çekişme ve kadrolaşması ile adını duyurmuş, ne Türkiye ekonomisine ne de şehrin insani gelişimine kayda değer bir katkı sağlayabilmiştir.
HDP Diyor ki:
• Çanakkale’nin bir turizm Şehri olarak gelişebilmesi için kentleşme ve sanayileşme planları buna göre hazırlayacak, bu hedefe zarar verecek planlamalardan vazgeçeceğiz.
• Turizm sezonunu bir yıla çıkartacak şekilde tatil, doğa, kültür, gastro, tarih, kongre, tarım ve eko-turizm alanlarında projeler, yatırımlar ve teşvikler geliştireceğiz.
• Turizmde insan unsuru çok önemlidir. Turizm alanında mesleki eğitimine hem yeni insan gücü, hem de yetişkin eğitimi alanında önem vereceğiz. Ağırlama hizmetlerine nitelik kazandırılması ve yabancı dil öğretimi başta olmak üzere turizm bilincinin daha geniş bir kitleye yaygınlaştırılmasını sağlayacağız.
• Önemli bir turistik gelir kaynağı olarak Gastro-Turizme önem vereceğiz. Çanakkale Mutfak Kültürünün doğallığı, zenginliği ve çeşitliliğiyle önemli bir turizm ögesi olarak konumlandırılmasını sağlayacak, zeytin, zeytinyağı, peynir, sardalye, helva, nar ekşisi, tarhana, salça gibi Çanakkale’ye mal olmuş dayanıklı marka ürünlerin ülkede ve dünyada tanıtılması için projeler geliştireceğiz.
• Dünyada çoğu şehirde olduğu gibi, çevre, arıtma ve farkındalık çalışmalarıyla Çanakkale’nin “kentin içinde denize girilebilir” hale gelmesini sağlayacağız.
• Doğaya zarar verecek ve Çanakkale’yi nitelikli bir turizm ilkesinden uzaklaştıracak büyük otel, tatil köyü gibi sermaye-yoğun yatırımlardan çok; butik otelcilik, pansiyonculuk, yemek ve tarım turizmi gibi küçük ölçekli ancak katma değeri yüksek yatırımlarla hem gelirin tabana yayılmasını hem de turizm girdisinin artırılmasını sağlayacağız.
• Tam bir akademik özerklik sağlayarak, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nin bilimsel ve sosyal kapasitesini artıracağız. Kendine yeten, alanlarında öncü çalışmalar yapabilen bir akademik ortamı geliştirerek, şehrin insani ve ekonomik gelişmesine, ekolojisine, geçimlik tarım alanına katkısını artıracağız.
• “Bir Üniversite Şehri” vurgusuyla; Çanakkale’nin bilimsel ve kültürel alanlarda bir kongre, sempozyum, çalıştay turizmi destinasyonuna dönüştürecek önlemleri alacağız.
• Kentte yaşayan onbinlerce üniversite öğrencisinin kent sosyal yaşamına daha fazla ve ücretsiz katılımını sağlayacağız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)